Projeler

Gionis: İmroz’un Dijital Bellek Haritası

Bu proje İmroz’un (Gökçeada) kültürel ve tarihi hafızasını görünür kılmayı amaçlayan dijital bir bellek haritası ve arşivdir. Mekân, insan, dil, müzik, mimari ve ritüeller gibi pek çok unsurun bir araya getirilmesiyle oluşturulan bu harita; belge, tanıklık, sözlü anlatı ve görsel materyallerle sürekli olarak zenginleştirilmiş, İmroz'a dair kapsamlı bir arşiv haline gelmiştir.

Proje Künyesi
Proje Ekibi
13/12/2024

"Gionis Hafıza Haritası", İmroz’un (günümüzde Gökçeada) kültürel ve tarihi hafızasını görünür kılmayı amaçlayan dijital bir bellek haritası ve arşivdir. Mekân, insan, dil, müzik, mimari ve ritüeller gibi pek çok unsurun bir araya getirilmesiyle oluşturulan bu harita; belge, tanıklık, sözlü anlatı ve görsel materyallerle sürekli olarak zenginleştirilmiş, İmroz'a dair kapsamlı bir arşiv haline gelmiştir. Tüm arşiv Yunanca, İngilizce ve Türkçe olarak üç dilde hazırlanmıştır. 

Proje adını, adada yaşayan ve özellikle geceleri sesiyle duyulan kukumav kuşundan almaktadır. Gionis, binlerce yıldır İmroz’la özdeşleştirilen bir kuş türüdür. M.Ö. 4. yüzyıla ait İmroz sikkelerinde, tanrıça Athena'nın karşısında zeytin dalı eşliğinde Gionis kuşunun yer alması bunun en eski tanıklarından biridir. Görme ve işitme duyuları güçlü olan bu kuş, geçmişin karanlığını duyan ve gören bir figür olarak projenin ismine ve logosuna da ilham vermiştir.

Gionis Hafıza Haritasi arşivi, yalnızca mekânlara değil, kültürel ve sosyal yaşama dair başlıklara da yer veriyor. Bu fotoğraf, haritada 'İmroz Düğün Geleneği' başlığı altında arşivlenmiş görsellerden biridir.

Türkiye’nin en batısında yer alan ve ülkenin en büyük adası olan İmroz, Lozan Antlaşması’nın 14. maddesi ile Müslüman olmayan halkların korunacağı özel bir yönetime sahip olacağı taahhüdüyle Türkiye'ye bırakılmıştır. Ancak bu vaatler zamanla hayata geçirilmemiş; özellikle 1960 sonrası gelişen siyasi iklim, İmroz’un Rum nüfusu üzerinde derin etkiler yaratmıştır. 1964 yılından itibaren uygulanan sistematik politikalar, adanın binlerce yıllık Rum halkının zorunlu göçüne yol açmış, bu da adanın demografik, kültürel ve fiziksel dokusunu kalıcı biçimde değiştirmiştir. Şapeller ve dini ritüellerin gerçekleştiği kutsal alanlar dahi bu dönüşümden etkilenmiş; çok sayıda ibadet mekânı ve çevresi kamulaştırılmış, işgal edilmiş ya da yok sayılmıştır. Bugün ise İmroz, ekolojik hassasiyet gözetmeyen turizm uygulamaları ve yoğun emlak spekülasyonu ile karşı karşıyadır. Rum kültürel mirasının turistik bir malzeme haline getirildiği bu süreç, adanın kültürel kimliğini tehdit etmeye devam etmektedir.

'Rum Kız Okulu’ başlıklığı altında arşivlenmiş bir başka görsel. Okul binası olarak kullanılan yapıyı Dereköy Aya Marina Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı’na tahsis eden Athanasios ve Marinthi Lagopoulos.

Bu proje, İmroz’un kültürel belleğini belgelemek ve görünür kılmak amacıyla doğdu. Ada halkının tanıklıkları, sözlü tarih anlatıları, adanın simge figürlerinin hikâyeleri ve tarihi görsellerle desteklenen harita, yalnızca Rum toplumunun değil, ada tarihinin çok katmanlı yapısına da ışık tutmayı hedeflemektedir. Harita, sadece Rum kültürünü değil, antik dönemlerden bugüne uzanan tüm ada tarihini kapsayacak şekilde tasarlandı. Böylece geçmişle bağ kurmak isteyen herkese, zamansız bir yolculuk deneyimi sunulması amaçlanıyor. 

Gionis Hafıza Haritası, ulus-devlet anlatılarında sesi duyulmayan bir topluluğun tarihine kulak vermekle kalmayıp; yerel düzeyde yürütülen detaylı bellek çalışmalarının, Türkiye'deki hafıza çalışmalarına anlamlı katkılar sunabileceğine inanıyor. Dil, müzik, mimari ve ritüellerdeki etkileşimleri belgeleyerek, Anadolu’nun ve çevre coğrafyanın çok kültürlü ve çok sesli yapısını yeniden hatırlatmayı amaçlıyor.

Gionis Hafıza Haritası projesi kapsamında, 7 Aralık 2024 tarihinde İmroz, Dereköy’de bir hafıza yürüyüşü düzenlendi.

Arşiv çalışmaları sonucunda ortaya çıkan dijital haritayı hayata geçirmek ve geçmişi çoğulcu ve kapsayıcı bir yaklaşımla yeniden keşfetmek amacıyla, 7 Aralık 2024 Cumartesi günü İmroz (Gökçeada) Skinoudi’de (Dereköy), duyulara odaklanan bir hafıza yürüyüşü düzenlendi.

Bir zamanlar yaklaşık 3000 kişilik nüfusuyla sinemaları, kahvehaneleri, berberleri, terzi dükkanları, postanesi, gazoz imalathanesi ve üç büyük zeytinyağı fabrikasıyla hareketli bir merkez olan Dereköy; tarım ve hayvancılıkla geçinen insanları ve müzik dolu akşamlarıyla adanın en canlı köylerinden biriydi.

Ancak 1964’te alınan Milli Güvenlik Kurulu kararları, adanın Rum nüfusunu azaltmaya yönelik politikaların bir yansıması oldu. Rumca eğitim yasaklandı, mülkler istimlak edildi ve Dereköy’ün yakınında bir cezaevi kuruldu. Bu cezaevi, köyde yaşayanlar için ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturdu ve kısa sürede Dereköy’ün boşalmasına neden oldu. Adanın genelinde ise Rum nüfus sistematik olarak zorla yerinden edildi. Yürüyüşün ardından Rum Derneği’nde bir araya gelen katılımcılar, yürüyüş sırasında beş duyularına hitap eden izlenimlerini eski fotoğraflara yapışkanlı kâğıtlarla not ettiler. Bu etkileşim, bireysel hafızanın kolektif belleğe eklemlenmesine katkı sundu.

Ardından adanın eski sakinlerinden Timoleon Tsaknis, katılımcılara Dereköy’ün tarihini ve geçmişteki sosyal ve kültürel yaşamını anlattı. Onun tanıklıkları, köyün bir zamanlar nasıl bir yaşam merkezi olduğunu ve sakinlerinin nasıl zorla göç ettirildiğini gözler önüne serdi. Katılımcılar, geçmişin izlerini sürerken köyün terk edilmiş yapılarında dolaştı ve duygusal bir yolculuk yaşadı. Bu yürüyüş, Dereköy’ün unutulmaya yüz tutmuş geçmişini hatırlatmayı, devletin Rumsuzlaştırma politikalarını görünür kılmayı, toplumsal hafızayı canlandırmayı ve geçmişle bağ kurmayı amaçladı.