Bu çalışma, Büyük İzmir Yangını’nın ardından kentte yaşanan dönüşümleri ve bu dönüşümlerin kentsel bellek üzerindeki etkilerini ele alıyor. Çalışmada yangının ardından kentin çeşitli bölgelerinde yaşanan değişiklikler ve bu süreçte uygulanan kentsel politikaların izleri sürülüyor, bu çerçevede Haynots Ermeni Mahallesi’nin yerine Kültürpark’ın inşa edilmesi, Basmane Garı çevresinin dönüşümü, Kadifekale’nin tarihi hafızası, eski Ermeni Hastanesi’nin yeri ve Ege Mahallesi’nin geçirdiği dönüşümler somut örnekler olarak ele alınıyor.
İşte metninizi düzeltilmiş ve genişletilmiş hali:
"Kent, içinde yaşananların ve yaşayanların tümünün hikâyesinin toplamıdır." Henri Lefebvre’e göre kent, bir toplumun arazideki izdüşümüdür. Kent mekânları, geçmişte yaşanan olayları ve bu olayların aktörlerini barındırarak bireysel ve toplumsal belleğin oluşumuna katkıda bulunur. Mekânlarda iz bırakan her deneyim, bugün ve gelecekte potansiyel bir hatırlama pratiğini mümkün kılar. Bu hatırlama eylemi, mekânların yalnızca fiziksel varlıklar olmaktan öte, kolektif hafızanın inşasında aktif bir rol oynadığını gösterir.
Hafıza Merkezi’nin Hafıza ve Gençlik çalışması kapsamında, İzmir’in hafızasını mekânlar üzerinden okumayı amaçladım. İzmir’in tarihî mekânlarının dönüşüm ve değişim süreçlerini incelemek, kent politikalarının nasıl şekillendiğini ve bu süreçlerin toplumsal hafızayı nasıl etkilediğini anlamak açısından büyük önem taşımaktadır. Çalışmam, seçilen beş mekânın tarihsel, sosyal ve politik bağlamlarıyla ele alınarak, İzmir'in geçmişiyle bugününe dair anlatılar ve tartışmalar sunmayı hedeflemektedir. Bu inceleme, süreç içinde genişletilmeye ve derinleştirilmeye açık olup, kentin hafızasına dair yeni katmanları görünür kılmayı amaçlamaktadır.
Bu kapsamda ele alınan ilk mekân, günümüzde İzmir’in en bilinen parklarından biri olan ve uzun yıllar boyunca uluslararası fuara ev sahipliği yapmış Kültürpark’ın bulunduğu Haynots Ermeni Mahallesi’dir. 1922’de yaşanan Büyük İzmir Yangını, bu mahalleyi tamamen yok ederek geride yalnızca bir moloz yığını bırakmıştır. Yangından sonra kent dokusundaki bu büyük yıkım, bölgenin kamusal bir alan olarak yeniden inşasını beraberinde getirmiştir.
İkinci mekân, adını Osmanlı döneminde Ermeniler tarafından kurulan bir basımhaneden alan Basmane Garı ve çevresidir. 1922 öncesinde yoksul Sefarad Yahudilerinin yaşadığı bu bölge, günümüzde Suriyeli göçmenler başta olmak üzere birçok farklı göçmen topluluğuna ev sahipliği yapmaktadır. Bu alanda bulunan kortejolar, sinagoglar ve kiliseler, geçmişin çokkültürlü yapısına işaret ederken, günümüzde göçmenlerin kentle kurduğu yeni ilişkileri anlamak için önemli bir referans noktası sunmaktadır.
Üçüncü mekân, Kadifekale olarak belirlenmiştir. Kadifekale, tarih boyunca farklı toplulukların hafızasını içinde barındıran bir bölgedir. Ermeni, Giritli mübadil ve daha sonraki süreçte Kürt nüfusunun kente eklemlendiği bir mekân olarak, göç ve zorunlu yer değiştirmelerle şekillenen İzmir hafızasının önemli kesişim noktalarından birini oluşturur.
Dördüncü mekân, İzmir’in kent merkezinde yer alan ve sermaye çekişmelerinin gölgesinde uzun yıllar boyunca bir çukur olarak kalan, halk arasında “utanç çukuru” olarak anılan eski Ermeni Hastanesi’nin bulunduğu yerdir. Bu mekân, yalnızca fiziksel bir boşluk değil, aynı zamanda hafızada yer eden bir yokluk olarak da kent sakinleri için önemli bir anlam taşımaktadır.
Beşinci ve son mekân ise, İzmir yangınından sonra Selanik’ten mübadele ile gelen Romanlar tarafından yaşamın yeniden kurulduğu, Rumca “Ölüler Yeri” anlamına gelen Mortakiya’dan dönüşen, halk arasında Teneke Mahallesi, resmi adıyla Ege Mahallesi olarak bilinen bölgedir. Bu mahalle, mübadele sonrası yeniden inşa edilen hayatların, kentteki mekânsal dönüşümün ve sınıfsal ayrışmaların izini sürebilmek adına büyük önem taşımaktadır.
Bu beş mekân üzerinden İzmir’in tarihsel ve toplumsal dönüşümünü anlamaya çalışmak, kentin yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda hafızayla iç içe geçmiş bir yapıya sahip olduğunu gösterir. Kent mekânlarının nasıl şekillendiği ve kimler tarafından nasıl hatırlandığı sorusu, kent politikalarının hangi dinamiklerle ilerlediğini anlamamıza yardımcı olacaktır. Bu çalışma, kentin belleğini mekânlar üzerinden okumaya bir giriş niteliğinde olup, ilerleyen süreçlerde farklı hafıza katmanlarının da araştırılmasını teşvik etmeyi amaçlamaktadır.